1 Haziran 2009 Pazartesi








Bir süsleme sanatı vitray. Işıl ışıl camların bir araya gelmesiyle oluşan bir renk atmosferi.Bir zamanların camilerinin,saraylarının, konaklarının pencerelerinde parlayan camların armonik dünyası.Batılı bir sanat vitray.Asıl vatanı cam yapımcılığının çok eski olduğu Doğu Akdeniz. Varlığı Eskiçağdan beri biliniyor.Arkeolojik kazılar Vitray'ın 1.yüzyıldan beri kullanıldığını gösteriyor.O zamanlar kalın ve küçük camlar bronz, mermer,tahta çerçevelere yerleştirilirmiş.Kaynaklar,Vitray'ın gelişimini Bizans'a borçlu olduğunu belirtiyor.Olgunluk çağına ise 13. yüzyılda ulaşmış Vitray. 1260'a doğru ise yeni bir dönem başlamış ve renkli camlarla birlikte renksiz camlar da kullanılmış. 14.yüzyılbaşında üslubu incelen Vitray minyatüre yaklaşmış daha çok. 14.yüzyılda resim sanatıyla gelişmiş ancak 17.yüzyılda gerilemeye başlamış ve 18. yüzyıla gelindiğindeİngiltere, Almanya gibi vitray zevkinin yaşadığı ülkeler haricinde bırakılmış.20.yüzyılın başında Ruskin, William Morris,Maurice Denis gibi sanatçıların çalışmaları sayesinde gerçek Vitray yeniden doğmuş. Bizde de Vitray'ın Selçuklular döneminden beri kullanıldığı yine yapılan kazılardan anlaşılıyor.Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad'ın yaptırdığı Kubad AbadSarayı'nın kalıntılarında rastlanmış örneklerine. Ancak Selçuklular alçıdan yapılan bu süslemelere Revzan adını vermiş. Osmanlı döneminde ise 15. yüzyılda Alçılı Vitray yaygınlaşmaya başlamış. En güzel örneklerini de 16. yüzyıldan sonra vermiş. Topkapı Sarayı, Süleymaniye Camii, Yeni Camii, Sultan Ahmet Camii, Şehzade Türbesi en güzel örnekler olarak gösteriliyor. Ünlü sanatkârların döktüğü camlarla,servi ağaçları, bahar dalları, lâleler, karanfiller hayat bulmuş. Aynı zamanda cami içindeki diğer süslemelerle deuyumu sağlanmış böylece. 18. yüzyılda başlayan Avrupa etkisiyle klasik motifler yerlerini madalyonlara,Barok desenlere bırakmış. Elbette dönemin gelişmeleri yansımış vitraylara. Günümüzde ise gelişmelere koşut olarak tekniği de çeşitlenmiş. Vitrayda kullanılan çok çeşit teknikler var. Boyalı vitray, Tifani vitray, Mozaik vitray, Macunlu vitray,Kurşunlu vitray,Füzyon vitray,Kesme vitray,Alçı vitray,Kumala vitray Bevels Vitray.Giderek daha çok önem kazanan Vitray, bugün yine cami süslemelerinde kullanılıyor ama daha çok iç mimari de kullanım alanı buluyor.
Ortaçağın geleneksel mimari ögelerinden olan vitrayların fotoğraflanmasında dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var...
Gezi kültürünün önemli parçalarından birini, gidilen yerdeki ibadet merkezlerinin gezilmesi oluşturur. Edirne’ye gidildiğinde Selimiye Camii, İstanbul’da Sultanahmet Camii, Paris’te Notre Dame Katedrali ya da Köln’de Dom. Örnekleri istediğiniz kadar arttırabilirsiniz. İrili ufaklı, iyi korunmuş ya da harabeye dönmüş binlerce ibadet merkezi bütün dünyada hergün onbinlerce ziyaretçinin akınına uğruyor. Bu ziyaretçilerin tamamına yakını, bu yapıların fotoğraflarını çekiyor; ya da çekmeye çalışıyor. Kimi yapıların dışını, kimi içini, kimi de hem içini hem de dışını görüntülemeye çalışıyor. Kiliseler, camiler ve sinagoglar, kimilerince dinsel önemleri nedeniyle, kimilerince “ben burayı gördüm!” demek için, kimilerince de mimari özellikleri nedeniyle görüntüleniyorlar. Nedeni ne olursa olsun, ibadet merkezleri en çok fotoğraflanan yapılardır. Fotografik açıdan bu yapıların ortak özelliği ise, hemen hepsinde vitrayların bulunmasıdır. “Dekoratif renkli cam” anlamına gelen vitray, elbette yalnızca dinsel mekanların süslenmesinde kullanılmıyor. Çok farklı mekanlarda farklı içeriklerde vitraylar kullanılıyor. Ama doğrusu, dinsel mekanlardaki ve saraylardaki vitraylar yüzlerce yıllık tarihleri ve olağanüstü işçilikleri nedeniyle çok daha fazla ilgi görüyorlar ve çok daha fazla fotoğraflanıyorlar. Perspektif Sorunu
Vitrayların kullanım amacı, geçirgen renkli zeminleriyle ters ışık altında güzel görünmeleri ve iç mekanı da kısmen aydınlatmalarıdır. Fotoğraflanmalarındaki temel zorlukların başında ise genelde yüksek konumlanmaları nedeniyle perspektifin kontrol edilemeyişi gelir. Yani alçak bakış yüksekliği nedeniyle, vitrayların üst bölümü küçülürken alt bölümü büyür. Bu sorunu giderebilmek için yapılacak en iyi şey, uzun odaklı bir objektif (tele) kullanarak, uzaktan ve olabildiğince vitray ile aynı yükseklikteki bir noktadan çekim yapmaktır. Bunun her zaman olanaklı olmayabileceğini kabul ediyorum, ama en ideal yaklaşım budur. Bu duruma en yakın çözümler, genellikle kabul edilebilir sonuçlar verirler. Yapılabilecek en kötü şey, vitrayın dibine girip, geniş açı objektifle yukarıya doğru bakmaktır. Bu durumda perspektifin bozulması ve vitrayların yamulması kaçınılmazdır. Eğer vitraylar tek tek değil de bir grup olarak görüntülenmek isteniyorsa, o zaman elbette geniş açı objektif kullanılabilir, ama konudan uzaklaşarak yükselmek gerekir. Aksi halde vitraylar yine yamulacaktır.Uygun IşıkVitrayların görüntülenmesindeki en büyük sorun ışıkla ilgilidir. Sanılanın tersine en uygun ışık, kapalı havalarda elde edilen difüz (yaygın) ışıktır. Vitrayların konu kontrastı yeterince yüksek olduğundan, düşük kontrastlı bir aydınlatma en uygun sonucu verecektir. Havanın açık olduğu bir günde, kontrast çok yüksek olacağı için gölgeden detay almanız zorlaşacaktır. Ayrıca, yapının ışık alan yanındaki vitraylar ile gölgede kalanlar arasında önemli farklılıklar oluşacaktır. Oysa, kapalı bir havada ışık çok daha homojen olacağından, yapının tüm vitrayları eşit koşulda aydınlanacaktır. Belki 1-2 stopluk ışık kaybı yaşanabilir, ama açık diyafram kullanarak bu sorunun üstesinden gelmek kolaydır.Işık Ölçümü
Uygun ışık koşulunun beklenmesinden sonra yapılacak iş, ışığın miktarını doğru olarak ölçmektir. Vitray fotoğrafı çekerken yapılan en büyük yanlışın pozlandırmadan kaynaklandığını düşünüyorum. Yapılacak iş oldukça basit olmasına karşın, kadraj/kompozisyon kaygısı nedeniyle sıklıkla yanlışa düşüldüğünü biliyorum. Unutmayın, kompozisyon en son kontrol edilmesi gereken bileşendir. Öncelikle ışık ölçümünün doğru olarak yapılması gerekir. Bunu yapabilmek için de doğru ölçüm modunu kullanmalısınız. Tüm çerçevenizi konu ile doldurmayı düşündüğünüzde, merkez ağırlıklı (C/W) ya da çok parçalı (multi pattern, matrix, honeycomb, v.b.) ölçüm modu en uygun seçimdir. Eğer vitrayın oranları çerçevenize tam denk düşmüyorsa (ki genellikle böyledir), o zaman vitrayın çevresindeki duvarın da bir parça görüntünüze girmesine izin vermeniz gerekir. Bu durumda, duvarın üzerindeki ışık çok daha az olacağından, çok parçalı ışık ölçümü sizi yanıltacaktır. Yapılacak en iyi şey merkez ağırlıklı ya da noktasal (spot) ölçüm sistemini kullanmaktır. Noktasal ölçümde dikkat edilmesi gereken şey, ölçümü çok koyu ya da çok açık renk tonlarından değil, orta açıklıktaki tonlardan yapmaktır. Hatta en iyisi, en koyu tonları ve en açık tonları ayrı ayrı ölçüp, aritmetik ortalamalarını almaktır. Örneğin vitrayın en koyu parçası olan lacivert bölüm 1/30 sn ve f/8 değerini verirken, açık sarı bölüm 1/60 sn ve f/8 değerini veriyorsa, 1/45 sn ve f/8 değerinde çekim yapmak uygundur.Flaş mı? Asla!..
Vitrayların bulundukları mekanlar genellikle loş ortamlardır; yani ışık bakımından zayıf ortamlardır. Bu tip mekanlarda fotoğraf makinenizi otomatik çekim modunda bırakmamanız daha doğru olacaktır. Çünkü otomatik modda çekim yaparken, ışık miktarının az olduğunu düşünen fotoğraf makineleri flaşı devreye sokma eğilimindedir. Oysa flaş, vitray fotoğrafı çekerken kullanılması düşünülebilecek en son malzemedir. Vitrayın bütün güzelliği ters ışık altında ortaya çıkar. Flaş ışığı gibi bir cephe aydınlatması hem ters ışığın etkisini azaltır, hem de yüzeyden yansıma yaparak her şeyi berbat eder. Bu yüzden fotoğraf makinenizin flaşını kapalı tutmalı ve çekim modunu da mümkünse “manuel”e getirmelisiniz. Gerçi diyafram öncelikli ve enstantane öncelikli (S, Tv) modlar da kullanılabilir, ama böyle bir konuda tüm kontrolün sizde olmasında yarar vardır. Öte yandan, makineniz yalnızca otomatik modda kullanılabiliyorsa ya da eğer çok basit bir fotoğraf makinesine sahipseniz, o zaman en iyisi hiç vitray fotoğrafı çekmeye çalışmayın, çünkü sonuç alamazsınız! Zaten her durumda her şeyin fotoğrafını çekebilen makineler olsaydı, o zaman fotoğrafçılık diye bir meslek de olmazdı, kocaman ve pahalı fotoğraf makineleri de üretilmezdi, değil mi?Tripod Gerekir mi?Yazılarımı düzenli olarak izleyenler, hemen her tür konunun çekiminde tripod kullanılmasının önemine değindiğimi anımsarlar. Ancak vitrayların görüntülenmesinde tripod kullanımına gerek olduğunu düşünmüyorum. Eğer dışardaki hava çok kapalıysa ve vitrayda kullanılan renkler çok koyuysa, o zaman yaptığınız ışık ölçümü size tripodun gerekli olduğunu zaten söyleyecektir. Ama şunu akılda tutmakta yarar vardır: Vitray fotoğrafı çekerken alan derinliği gibi bir sorunumuz olmayacağından, diyaframı kısmamızın bize sağlayacağı hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla, rahatlıkla en açık diyaframı kullanabiliriz. Bu da genellikle, bize yeterince yüksek enstantane değerlerini kullanma olanağını sağlar. Ama örneğin 85 mm’lik bir objektifle ve en açık diyaframda çalışıyor olmanıza karşın, 1/15 ya da 1/30 sn gibi bir değerle karşılaşıyorsanız, o zaman elbette tripod kullanmanız gerekir. Sonuçta, kuralımız basit: “Kullandığımız optiğin odak uzunluğuna eşdeğer bir enstantane, elde tutarak çekim yapmamıza izin verecek olan en uzun süredir. Bu değer ve bundan daha kısa sürelerde elde tutarak çekim yapabiliriz.”Yüksek ASA Seçeneği
Öte yandan, genellikle cami, kilise, sinagog gibi yapıların fotoğraflarını çekmek isteyen bir fotoğrafçı, mutlaka yanında bir tripod taşımalıdır. Çünkü bu mekanlarda yalnızca vitraylar yoktur; eşsiz tavan süslemeleri, kapı detayları, halılar, mumlar, kandiller, ikonlar, hatlar vardır. Genel bir görüntü, ya da bir ayrıntı için genellikle bu ortamların ışığı çok düşüktür ve elde tutarak çekim yapmaya pek elverişli değildir. Bu durumda fotoğrafçının iki seçeneği vardır. 1) Çok geniş açılı ve ışık geçirgenliği yüksek bir objektif (örneğin 20mm, 1:2.8) ile birlikte yüksek ASA (ISO) değerine sahip bir film (örneğin 400 ASA) kullanarak elde çekim yapmak. Bu, rahat çalışmak açısından tercih edilebilir bir yaklaşımdır. Ancak hem alan derinliğindeki kayıplar, hem yüksek ASA’lı filmin iri grenli yapısı, hem de bu filmin renk doygunluğunun az olması gibi olumsuzlukları baştan kabul etmek şartıyla! Artı, eğer dijital bir fotoğraf makinesi kullanıyorsanız, yüksek ASA seçeneğinde, hem çözünürlüğünüz azalacak, hem de “noise” adı verilen görüntü kirliliği de artacaktır. 2) Herhangi bir objektif ve herhangi bir film ile birlikte, maksimum alan derinliği elde etmek için en kısık diyaframı tercih etmek. Bunun için de zorunlu olarak bir tripod kullanmak. Bu durumda oldukça keskin ve doygun renkli görüntülere ulaşma şansınız vardır, ancak çalışma güçlüğüne ek olarak, uzayan poz süreleri nedeniyle ibadet eden insanların flulaşmaları da kaçınılmazdır. Sonuçta hangi seçeneği seçerseniz seçin, mekanı bütün olarak görmek istediğiniz çekimlerde şu sorunla karşılaşmanız kaçınılmazdır: Vitraylardan, camlardan ve kandillerden (mumlardan) gelen ışık pozometrenizi yanıltacaktır. Burada yapmanız gereken şey, makinenizi tavana ya da ışıksız bir duvara doğrultup, buradan yansıyan ışığı ölçmek ve ayarlarınızı bu değere göre yapmak olacaktır. Ya da, çok genel bir yaklaşımla, vitray ve pencerelerden giren ışığın 1-1,5 stop eksik pozlandırmaya neden olacağını hesaplayıp 1- 1,5 stop fazla pozlandırma yapılabilir. Ama dediğim gibi, bu çok genel bir yaklaşımdır ve mekanın özelliklerine göre değişim gösterebilir. Bu yüzden, ışık kaynağı bulunmayan bir yüzeyden ölçüm yapmak daha doğru bir yöntemdir. Yalnızca vitraylar söz konusu olduğunda, yüksek ASA’lı film kullanmanızı hiç önermem. Çünkü hem çözünürlüğünüz ve keskinliğiniz, hem de renk doygunluğunuz azalacaktır. Oysa vitrayların asıl gücü renklerindedir ve bu konuda herhangi bir taviz vermenin anlamı da yoktur.
Resim HarbiForum.org tarafından ufaltılmıştır.Orjinalini görmek için tıklayın (Orjinali: 769x533 ve 206 KB)
Türk Vitray TarihiAnadolu uygarlıklarından elde edilen cam işçiliğinin en seçkin örnekleri günümüzde "cam"ın tarihi gelişimi konusuna ışık tutmaktadır. Çeşitli model ve formlarda vitray, Selçuklular döneminde geliştirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul'un fethiyle camcılığın merkezi bu kent olmuştur. Çeşm-i bülbül, Beykoz işi bu dönemden günümüze ulaşabilen tekniklerden bazılarıdır.Anadolu'da camın ilk kez gözboncuğu olarak üretimi İzmir-Görece köyündeki ustalar tarafından gerçekleştirilmiştir. Anadolu'nun her tarafında temelinde nazar inancı olan cam boncukları görmek mümkündür. Nazarlık yoluyla canlı veya nesneye yönelen bakışların dikkatinin başka bir nesneye yöneleceğine inanılır. Bu nedenle nazar boncuğundan yapılan nazarlıklar canlının veya nesnenin görünen bir yerine takılır.CAM SÜSLEME (VİTRAY) SANATININ GELİŞİMİ: Cam süsleme sanatı, çok eski zamanlardan beri bilinmektedir. Antik Çağ'a kadar bu sanat kullanılıyordu. Cam süsleme sanatı aslen Doğu Akdeniz'den gelmektedir. O zamanlarda da cam üretimi yapılıyordu. Kalın ve küçük boyuttaki camlar, mermerler, bronzlar ve küçük cam parçaları ile birlikte bu sanat ortaya çıktı. En eski boyalı vitray örnekleri 9. ve 10.yy'da bulunmuştur. Daha sonra vitray gotik mimarlığının yayılmasına koşut bir gelişme göstermiştir. 1260 yıllarında yeni bir dönem başladı. Bu tarihte vitray çok canlı ancak ışığı daha az geçiren renklerden yapılıyordu. Osmanlı Devleti de yapılarında Cam süsleme sanatını kullanmıştır. Cami, konak, saray, türbelerde vs. Rastlamak mümkündür. Özellikle bu yapıların tepelerinde görülen camlarda birleştirici madde olarak alçı kullanılmıştır. Topkapı Sarayı, Şehzade Türbesi, Süleymaniye Camii, Yeni Cami bunlara örnek olarak gösterilebilir. Günümüzde vitray giderek önem kazanmış, özellikle iç mimarlıkta daha çok kullanılmaya başlanmıştır.
http://www.harbiforum.org/guzel-sanatlar/41701-vitray-sanati.html
http://forum.gitme.net/showthread.php/cam-s-sleme-sanat-vitray-14505.html?s=99c1da4d7ab1816a0eacfe0b8b29db74&

14 Mayıs 2009 Perşembe




Vitray nerelerde kullanılır?
Konutlarda; pencerelerde, aydınlıklarda, oda bölmelerinde, paravanlarda, duvar panolarında, abajurlarda ve kapılarda yer almaktadır.
Fabrikalarda; hizmet binalarında, dinlenme-eğlenme tesislerinde, yemek-oyun salonlarında, yönetici, müdür odalarında yer almaktadır.
Otellerde; dış mekan ve aydınlatma panolarında, giriş kapılarında, lobilerde, banyo, yemek, eğlence salonlarında, odaların aydınlatma elemanlarında paravanlarda kullanılmıştır.
Ayrıca cami, eğlence yerleri, spor salonları, devlet kurum ve dairelerinde, okullarda, sanat galerilerinde istasyon bekleme salonları gibi yerlerde kullanılmaktadır.
Vitray (Cam süsleme sanatı) nasıl yapılır?
Saydamlığı ve işlenebilirliği ile cam hayatın her alanında önemini koruyor. Günlük kullanımda da geniş imkanlar sunan cam, aynı zamanda birçok sanata malzeme olmuş. Bu sanatlardan biri de Vitray; yani Cam Süsleme Sanatı… Farklı büyüklük ve biçemlerdeki camların çeşitli birleştirici unsurlarla bir araya getirilmesiyle kompozisyonların oluşturulması olarak değerlendirebileceğimiz Vitray’ın tarihi antik döneme kadar uzanıyor. Köklü bir geçmişe sahip olan vitray geçmişten günümüze paralel olarak yaygınlık kazanmış. Dini yapıların aydınlatmalarında ve pencerelerinde mistik bir hava yaratmak için kullanılan Vitray, artık pencere dışında oldukça zengin bir kullanım alanına sahip. Yüzyıllarca dış mimarinin ve ana yapının bir parçası olarak görülen Vitray, günümüzde iç mimaride ve dekorasyonda oldukça geniş bir kullanıma sahip. Camın olduğu her yerde Vitray var diyebiliriz. Vitray aslen antik dönem Doğu Akdenizi’nden geliyor. O dönemde yapılan kalın ve küçük boyuttaki camlar, mermerler, bronzlar ve küçük cam parçaları ile bu sanat ortaya çıkar. Ancak, en eski boyalı Vitray örnekleri 9. ve10. yüzyıllarda bulunmuştur. Avrupa’da Vitray’lar en yoğun gotik dönem eserlerinde, katedrallerde, saraylarda, büyük konaklarda görülür. 12. yüzyılda Avrupa mimaride Roma stili yerine Gotik tarz egemen olmuş. Bu yeni mimaride geniş pencere boşlukları bulunduğundan bu pencereleri örtmek için renkli cam paneller kullanılmaya başlanır.Böylece yapılarda daha önce mozaikler hakim iken, mozaiklerin yerini Vitray’lar alır. Chartres Katedrali’ndeki 7 bin m²’lik Vitray süslemesi Ortaçağ mimarisinin ve cam üstüne yapılan resim sanatının en büyük ve en önemli örneklerindendir. Daha sonra önemini kaybeden Vitray 19. yüzyılda tekrar sanat çevresinde görülmeye başlanır. 19. yüzyılda Fransa Vitray konusunda merkez konumuna yükselir.
Türkler’in de Cam Süsleme Sanatı’na, Vitray’a oldukça eski dönemlerden bu yana ilgi gösterdiğini, mimaride kullandığını görüyoruz. Selçuklu ve Osmanlı yapılarında, konaklarda, saraylarda, türbelerde Vitray’a rastlanır. Özellikle bu yapıların tepe noktalarında görülen camların birleştirici unsuru alçıdır. İstanbul’un fethinden sonra mimari eserlerde Vitray’a daha çok rastlanır. Topkapı Sarayı, Şehzade Türbesi, Süleymaniye Cami ve Yeni Cami bunların örnekleri arasındadır. Avrupa’da kiliselerde, saraylarda görülen Vitray’larda melekler, İsa, Havari’leri ve kutsal kişiler resmedilirken, İslam kültüründe bunun yerini geometrik şekiller ve bitkiler almıştır.Cam Süsleme Sanatında 5 TeknikVitray, köklü geçmişiyle çeşitli kültürlerde şekillendiği için farklı kullanım şekli ve tekniklere sahip. İlk bilinen cam kesim tekniği önceden cam üzerine tebeşir ile çizilen desenin ucu ısıtılmış bir demir parçası ile kesilmesi tekniğiydi. Kesim sırasında camın soğuması için su ile ıslatılıyor ve işlem cam iyice kırılana kadar devam ediyordu. Daha sonra Vitray ustaları daha küçük parçaları elde etmek için kükürt tekniği ile kesim yapmaya başladılar. Kesilen parçalar temizlenip kesim şekline göre tutkal kullanılmadan yapıştırılıyordu. Sonra cam üzerine desen işleniyordu. Bezeme bitince camlar kurşun içine gömülürdü. Yani, H kesitindeki kurşun çubukların arasına yerleştiriliyor ve lehim ile kurşunlar kalaylanarak camlar sabitlenirdi. Bilinen geleneksel yöntemlerin dışında farklı bir yöntem bulan Lois Comfort Tiffany, kendi ismiyle anılan vitray tekniğini geliştirdi. Kurşun çubuklar yerine bakır folyo şeritler bu teknikle kullanıldı.Günümüzde en yaygın 5 vitray tekniğinden söz edebiliriz.
1. Mozaik Vitray: Beyaz cam materyalleri, transparan cam vitray boyası, siyah cam vitray boyası, fırça, siyah kontur ve 40*30* mat cam ana malzemelerdir. Camın mat tarafına siyah konturla eskiz çizilir, çizilen eskizin içi fırça yardımı ile transparan cam vitray boyası ile boyanır. Boyanan bölgelere camlar serpiştirilir ve kurumaya bırakılır. Kuruduktan sonra eskiz siyah cam vitray boyasıyla boyanır. Bir süre kuruduktan sonra vitraya çerçeve yapılır
.2. Macunlu Vitray: Gerekli ebatlarda cam, selülozik vernik, selülozik tiner, renkli camlar, macun, ispirtolu kalem, pense ve silikon gerekli malzemelerdir. Önce eskiz çizilir ve bunlar renklendirilir. Eskiz camın altına yerleştirilir. Rengine göre cam alınır, eskizin üzerinde çizilir, sonra elmas yardımı ile cam çizilen yerden kesilir. Fazla parçalar pense ile alınır ve kesilen cam yerine koyulur. Bütün parçalar bu şekilde kesildikten sonra renkli camlar selülozik vernikle camdaki yerlerine yapıştırılır. Bu işlem bittikten sonra camların araları macun ile doldurulur. Macun kuruduktan sonra selülozik tinerle silinir. Biten cam yapılan yere silikonla yapıştırılır. Renkli camlar bu iki camın arasında kalır.
3. Kurşunlu Vitray: Malzemeleri renkli camlar, elmas, ispirtolu kalem, pense, havya, kurşun, pamuk, lehim ve selülozik tiner olan kurşunlu vitrayda; öncelikle eskiz çizilir ve renklendirilir. Çizilen eskiz masa üstünde sabitlenir ve bir köşesi iki kurşunla havya yardımıyla lehimlenir. Rengine göre camlar alınır, eskizin üzerine çizilir, sonra elmas yardımı ile cam çizilen yerden 1.5 mm dıştan kesilir. Fazla parçalar pense ile alınır ve cam kurşuna yerleştirilir. Açıkta kalan kısmı da kurşunla birleştirilip lehim yapılır. Lehim yapılan yer pamuk yardımıyla silinir. İşlem bu şekilde devam eder. Biten cam selülozik tinerle silinir ve yapılan yere yapıştırılır.
4. Boyalı Vitray: Boyalı Vitray’ın yapımı için cam, cam boyası ve fırça gerekiyor. Eskiz çizim ve renklendirilmesinden sonra Eskiz camın altına yerleştirilir ve kontur ile çizilir. Daha sonra oluşturulan renkler boyanır ve işlem biter.
5. Tiffany Vitray: Renkli camlar, elmas, pense, havya, bakır folyo ve lehim gerekli malzemelerdir. Tasarlanan desen bir karton üzerine çizilir. Renk kodları yazılarak her parça numaralandırılır. Karton üzerinde yapılan çalışma eskiz kağıdına aktarılır. Bu işlemden sonra tiffany vitray makası ile karton kesilir. Kesilen kartondan çıkan kalıp parçaları yardımıyla üzerinde renk kodlarına uygun camlar kesilir. Kesilen camlar rodojlanıp temizlendikten sonra tiffany vitray bakır folyosu ile sarılıp eskiz üzerine dizilip lehimlenir. Biten cam parçalar yapıştırılarak birleştirilmiş olur.

5 Mayıs 2009 Salı

Cam süsleme(Vitray) teknikleri Cam süsleme sanatında uygulanan 5 teknik var: Mozaik vitray: Mozaik vitrayın yapımı için gerekli olan malzemeler; beyaz cam materyalleri,transparan cam vitray boyası, siyah cam vitray boyası, fırça, siyah kontur, 40*30* mat cam 40*30 ebatlarında olan camın mat tarafına siyah konturla eskiz çizilir, çizilen eskizin içi fırçayardımı ile transparan cam vitray boyası ile boyanır Boyanan bölgelere camlar serpiştirilir vekurumaya bırakılır Kuruduktan sonra eskiz siyah cam vitray boyasıyla boyanır Bir süre dahakuruduktan sonra çerçeve yapılır Macunlu vitray: Macunlu vitrayın yapımı için gerekli olan malzemeler; yapılacak yerin ebadıkadar cam alınır, selülozik vernik, selülozik tiner, renkli camlar, elmas, macun, ispirtolu kalem, penseve silikon Öncelikle eskiz çizilir ve renklendirilir Eskiz camın altına yerleştirilir Rengine göre cam alınır, eskizin üzerinde çizilir, sonra elmas yardımı ile cam çizilen yerden kesilir Fazla parçalar pense ile alınır ve kesilen cam yerine koyulur Bütün parçalar bu şekilde kesildikten sonra renkli camlar selülozik vernikle camdaki yerlerine yapıştırılır Bu işlem de bittikten sonra camların araları macun ile doldurulur Macun kuruduktan sonra selülozik tinerle silinir Biten cam yapılan yere silikonla yapıştırılır Renkli camlar bu iki camın arasında kalır Kurşunlu vitray: Kurşunlu vitrayın yapımı için gerekli olan malzemeler; renkli camlar, elmas,ispirtolu kalem, pense, havya, kurşun, pamuk, lehim, selülozik tiner Öncelikle eskiz çizilir ve renklendirilir Çizilen eskiz masa üstünde sabitleştirilir, bir köşesi iki kurşunla havya yardımı ile lehim yapılır Rengine göre camlar alınır, eskizin üzerinde çizilir, sonra elmas yardımı ile cam çizilen yerden 1,5 mm dıştan kesilir Fazla parçalar pense ile alınır ve cam kurşuna yerleştirilir Açıkta kalan kısmı da kurşunla birleştirilip lehim yapılır Lehim yapılan yer pamuk yardımıyla silinir Işlem bu şekilde devam eder Biten cam selülozik tinerle silinir ve yapılan yere yapıştırılır Boyalı vitray: Boyalı vitray için gerekli olan malzemeler; cam vitray boyaları, fırça, kontür Eskiz çizilir ve renklendirilir Eskiz camın altına yerleştirilir ve kontür ile çizilir Daha sonraoluşturulan renkler boyanır ve işlem biter Boyalı vitrayın başka bir tekniği de var Yukarıdaki malzemeler aynen kullanılıyor Ancak camvitray boyası yerine fuxy cam vitray boyası ve leitz (şeffaf dosya) Eskiz çizilir ve renklendirilir Çizilen eskizin üzerine leitz yerleştirilir Kontürle eskiz üzerinden geçilirKuruduktan sonra fuxy boya ile renklendirilir 4-5 saat kuruduktan sonra eskiz leitz üzerindençıkartılır Istenilen yere yapıştırılırTifani: Tifani'nin yapımı için gerekli olan malzemeler; renkli camlar, elmas, ispirtolu kalem, pense, havya, bakır folyo, lehim Eskiz çizilir ve renklendirilir Çizilen eskiz sabitleştirilir Rengine göre camlar alınır, eskizin üzerinde çizilir, sonra elmas yardımıyla cam çizilen yerden kesilir Fazla parçalar pense ile alınır Camın kenarları bakır folyo ile kaplanır Bütün parçalar bittikten sonra camlar birbirine havya yardımıyla lehimlenir Biten cam papılan yere yapıştırılır

24 Nisan 2009 Cuma

CAM SÜSLEME SANATI; VITRAY...

CAM SÜSLEME SANATI; VITRAY...
Pencereleri örten saydam panellerin yapımı için cam kullanımı çok eski dönemlere dayanıyor. Bu uygulamalar özellikle Doğu Akdeniz’de çok önceleri biliniyordu. Roma ve ilk Hıristiyanlık dönemlerinde kullanılıyordu.
XII. yüzyılda Roma sitili yerini Gotik tarza bıraktı. Bu yeni mimari anlayışta çatının bir dizi kolon ve kiriş sistemine taşıttırılması fazla ağırlık taşımayan duvarlarda daha çok ve geniş pencere boşlukları bırakmayı sağladı. Böylece pencereleri örtmek için renkli cam paneller kullanılmaya başlandı. Cam parçalarını birbirine tutturmak içinde kurşun çubuklar kullanılıyordu. Vitray süslemesi kiliselerde mozaik süslemenin yerini aldı ve Vitray zanaatkarları zaman içerisinde cam ve kurşun ile birçok farklı teknikler geliştirdiler.
Ortaçağ döneminde de sırlama cam ile Vitray tekniğine rastlamak mümkün. Muhteşem Vitray süslemeleri 1200 ve 1236 yıllarında Chartres Katedralindeki 7000 m2 lik bir alanı kaplayan vitray süslemesi ortaçağ mimarisinin ve cam üstüne yapılan resim sanatının en büyük ve en önemli örneklerindendir. Bu mimarı başta Fransa olmak üzere Almanya, İngiltere ve İtalya ‘da ve tüm Avrupa’da ses getirdi. 1300’lü yıllarda Antonio da Pisa adlı İtalyan vitray sanatına ait ilk kitabı yazdı. Kitabında cam kesim teknikleri, camın renklendirilmesi, kurşun tekniği anlatılıyordu. Renkli camların vitray yapımımda kullanılması İsa’dan sonra ilk yıllara rastlıyor. Bu döneme ait en eski örnekler Ravenna’da İsa’dan sonra VI. Yüzyılda ortaya çıktı. Ancak gerçek vitray sanatı en parlak dönemi IX. ve X. Yüzyıllar arasında yaşadı.
İlk bilinen cam kesim tekniği önceden cam üzerine tebeşir ile çizilen desenin ucu ısıtılmış bir demir parçası ile kesilmesi tekniği idi. Kesim sırasında cam soğuması için su ile ıslatılıyor ve işlem cam iyice kırılana kadar devam ediyordu. Daha sonra Vitray ustaları daha küçük parçaların kolay kesilebilmesi ile kükürt tekniği ile kesim yapmaya başladılar. Kesilen parçalar temizlenip kesim şekline göre yapıştırılıyordu.(Yapıştırmada tutkal kullanılmıyor.) Sonra camın üstüne desen işleniyordu. Bezeme bittikten sonra camlar kurşun içine gömülüyor. Yani H kesitindeki kurşun çubukların arasına yerleştiriliyor ve lehim ile kurşunlar kalaylanarak camlar sabitleştiriliyordu.
Uzun yıllar parlak dönem yaşayan vitray sanatı zaman içersinde kültürel ve sosyal nedenlerden dolayı eski önemini kaybetmeye başladı. Yeniden önem kazandığı dönem 19. yy. da Antonio da Pisa nın kitabı örnek alınarak vitray restorasyonları yapıldı ve eski zanaatkarlar gün ışığına çıkartıldı.
Vitray sanatının yeniden doğuşu ilk olarak Fransa da başladı. Ancak yüzyıl sonuna doğru Almanya vitray sanatının merkezi konumuna geldi. Bu dönemde vitray sanatı özellikle dini yapıların dışında saray ve malikanelerde, büyük konakların kapı, pencere ve tavan süslemelerinde kullanılmaya başlandı. Desenlerde tema olarak dini ve kutsal desenler işlenmiştir. 1890-1930 yılarında dini konuların dışında manzara, insan figürleri, zarif bezemeler, çiçek motifleri ve geometrik desenler vitray sanatında yeni ve dekoratif tekniklerle geliştirildi. Bu tekniklere farklı olarak Amerika da New York’lu ünlü tasarımcı Lois Comfort Tiffany vitray sanatı için farklı bir uygulama tekniği geliştirdi. Kurşun çubuklar yerine bakır folyo şeritler kullanmaya başladı. Ayrıca bazı farklı cam türleri geliştirdi. Opal, renkli opal ve sedefli camlar gibi.
Kullandığı camlar ve tekniği ile çok farklı aydınlatmalar da ortaya çıkardı. Günümüzde onun çalışmalarından bir çok örnek taklit edilip uygulanmaktadır.
Türk tarihimizde ise, cam sanatı Anadolu uygarlıklarında ki yapıtlarda camın işlenişi görülmektedir. Vitray sanatı ise Selçuklular döneminde geliştirilmiş olup Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’un fethinden sonra bir çok tarihi mimarilerde Vitray Tekniği ile muhteşem çalışmalar yapılmıştır. Yakın dönem içersinde de cam ve vitray sanatı birçok sanatçının ilgi odağı olmuştur....